top of page

İran-Etiyopya Güvenlik Mutabakatı Taraflar İçin Ne Anlama Geliyor?

  • Yazarın fotoğrafı: Oral Toğa
    Oral Toğa
  • 1 Haz
  • 5 dakikada okunur
ree

23 Mayıs 2024’te İran İslam Cumhuriyeti ve Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti arasında bir güvenlik iş birliği mutabakat zaptı imzalandı. Tahran’da İran Kolluk Gücü Komutanı Ahmed Reza Radan ile Etiyopya Polisi Emniyet Genel Müdürü Demelash Gebremichael arasında imzalanan bu belge, iki ülkenin kolluk kuvvetleri arasında sınır ötesi suçlarla mücadele, eğitim, teknik iş birliği ve bilgi paylaşımı gibi alanlarda kurumsal ortaklık kurulmasını öngörüyor. Anlaşma kamuoyuna sade bir teknik metin olarak yansıtılsa da arka planı ve taşıdığı stratejik anlam göz ardı edilemeyecek niteliğe sahiptir. 

1979 Devrimi’nden bu yana, İran’ın Afrika politikasında ideolojik ve stratejik yönelimler belirleyici olmuştur. Tahran, “mazlumlarla dayanışma” ve “emperyalizme karşı direniş” gibi söylemlerle kıtada sembolik bir etki alanı oluşturmaya çalışmıştır. Ancak zamanla bu ideolojik yaklaşım, birçok Afrika ülkesiyle ilişkilerin gerilmesine ve hatta kopmasına neden olmuştur.


İran son yıllarda güvenlik sorunu yaşayan ülkelere İnsansız Hava Aracı (İHA) satışı ve güvenlik personelinin eğitimi gibi alanlarda iş birliği teklifleri sunmakta ve böylelikle yapmış olduğu yardımlarla nüfuz politikalarını güçlendirmektedir. Örneğin, Mayıs 2025’te İran Kolluk Gücü Komutanı’nın Nijer’e yaptığı ziyaret sırasında iki ülke arasında güvenlik ve eğitim alanlarında bir mutabakat zaptı imzalanmıştır. Anlaşma, İran Polis Üniversitesi’nde Nijerli polis ve ulusal muhafızlara eğitim verilmesini de kapsamaktadır. Etiyopya ile imzalanan anlaşmaya benzer şekilde bu mutabakat da sınır ötesi suçlarla mücadele, istihbarat paylaşımı ve güvenlik kapasitesinin artırılması gibi maddeleri içermektedir.

Aynı yıl Burkina Faso ile de güvenlik iş birliği görüşmeleri gerçekleştirilmiş ancak geçmişteki örnekler, İran’ın bu tarz yakınlaşmaları zamanla ideolojik etkisini yaymak amacıyla kullandığını göstermiştir. Örneğin 1990’larda Sudan ile askerî eğitim, silah tedariği ve istihbarat paylaşımını içeren iş birlikleri kurulmuş fakat İran’ın ülkedeki ideolojik faaliyetleri nedeniyle 2015’te Sudan, İran’la ilişkilerini keserek bu ülkeye ait birçok kurumu kapatmıştır.


Etiyopya’nın stratejik pozisyonu ve dış politika dengesi

Etiyopya hem coğrafi konumu hem de diplomatik ağırlığıyla Afrika’nın en önemli ülkelerinden biridir. Afrika Birliği’nin merkezi olan Addis Ababa, sadece kıta içi karar süreçlerinde değil Kızıldeniz havzası ve Doğu Afrika’daki güç dengelerinde de belirleyici bir rol oynamaktadır. Nüfusu, ekonomik potansiyeli ve askerî kapasitesiyle öne çıkan ülke, uzun süredir kendisini hem bölgesel hem de kıta çapında bir lider olarak konumlandırma çabasındadır.


Etiyopya’nın dış politika gündeminde Nil Nehri üzerinden Mısır ile yaşadığı anlaşmazlıklar, 2020 yılında patlak veren Tigray iç savaşı sonrası yürütülen güvenlik reformları ve Somali ile dönem dönem yaşanan gerilimler önemli yer tutmaktadır. Bu stratejik önem, Etiyopya’yı Afrika’da etkin olmak isteyen küresel ve bölgesel aktörler için vazgeçilmez bir ortak hâline getirmiştir. Çin’in yatırım projelerinden İsrail ve Körfez ülkelerinin liman ve askerî üs stratejilerine, Türkiye’nin diplomatik ve insani girişimlerinden Batılı ülkelerin kalkınma odaklı politikalarına kadar birçok güç odağı, Addis Ababa ile çok yönlü ilişkiler geliştirmektedir. Bu çeşitlilik, Etiyopya dış politikasının temel yönü olan “denge” arayışını yansıtmaktadır.


İran ile imzalanan güvenlik mutabakatı da bu çerçevede değerlendirilmeli ve Etiyopya’nın tek bir tarafa bağımlı kalmadan farklı aktörlerle temas kurma politikasının bir örneği olarak görülmelidir. Ancak Etiyopya’nın bu dengeyi sürdürebilmesi, her ülkeyle kurduğu ilişkinin kapsamını dikkatle belirlemesine bağlıdır.


Mutabakat İran için ne ifade ediyor?

İran için Afrika Boynuzu ülkeleri uzun süredir stratejik hedefler arasında yer almaktadır. Bölgede arzu ettiği ölçüde etkinlik kuramayan Tahran, bu nedenle Boynuz çevresindeki ülkelerle veya Boynuz’da etkin olan bazı gruplarla kısıtlı da olsa daha yakın ilişkiler geliştirmeye yönelmiştir. Etiyopya ile tarihsel olarak dalgalı ve mesafeli bir ilişkiye sahip olan İran, bu anlaşmayla birlikte ilk kez uzun bir aradan sonra dolaylı etki politikasını geride bırakarak doğrudan, resmî ve kurumsal bir iş birliği modeline geçiş yapmıştır. Bu gelişme, İran’ın hem Afrika’da hem de uluslararası kamuoyunda görünürlüğünü ve meşruiyetini artırma çabası olarak değerlendirilebilir. Özellikle yaptırımlar nedeniyle küresel sistemin dışında kalan Tahran yönetimi için Afrika politikası artık yalnızca sembolik değil aynı zamanda ekonomik ve stratejik açıdan da bir zorunluluk hâline gelmiştir.


Söz konusu mutabakat, İran’ın savunma sanayii ürünlerini Afrika pazarına taşıma hedefini de içermektedir. Son yıllarda özellikle Rusya’ya gönderdiği İHA’larla dikkat çeken İran, bu teknolojileri Afrika’da da pazarlamayı amaçlıyor. Nitekim 2023 yılında Kenya, Uganda ve Zimbabve’ye yapılan resmî ziyaretlerde bu yönde çeşitli iş birliği anlaşmaları imzalanmış, “inovasyon ve teknoloji evlerinin” kurulacağı açıklanmıştır. Etiyopya ile imzalanan güvenlik anlaşması da bu teknolojik iş birliğini resmiyete taşıyabilecek niteliktedir.


Ayrıca bu mutabakat, İran’a Yemen’den Doğu Afrika’ya uzanan stratejik hattı derinleştirme fırsatı da sunmuştur. Uzun süredir Afrika Boynuzu çevresindeki ülkelerle yakın ilişkiler geliştirmeye çalışan İran, bu bölgede belli bir varlık göstermiş olsa da istediği etki düzeyine ulaşabilmiş değildir. Özellikle Kızıldeniz’in giriş kapısı olan Babü’l-Mendeb Boğazı’nın karşı kıyısındaki ülkelerle kurulacak iş birlikleri, İran’ın askerî ve lojistik stratejisinde kritik bir öneme sahiptir. Tüm bu nedenlerle Tahran, Addis Ababa ile geliştirdiği bu iş birliğini yalnızca ikili bir anlaşma olarak değil aynı zamanda kıtasal ve küresel düzeyde stratejik bir açılımın parçası olarak da görmektedir.


Etiyopya ne kazanmak istiyor?

Etiyopya açısından İran ile kurulan bu güvenlik iş birliği hem iç güvenlikteki açıkları kapatma hem de dış politikada stratejik çeşitliliği sürdürme amacı taşıyor olabilir. Tigray Savaşı sonrasında federal güvenlik yapısında ciddi zafiyetler yaşayan Addis Ababa yönetimi, yeniden yapılandırılan güvenlik sistemine dış destek aramaktadır. Bu çerçevede, savunma teknolojileri ve istihbarat kapasitesi bulunan İran ile iş birliğine gitmek kapasite geliştirme ve uzmanlık desteği açısından faydalı görülebilir. İran’dan sağlanacak eğitim, teknik donanım, ekipman ve sınır ötesi suçlarla mücadele desteği, mevcut ihtiyaçlara yanıt verebilir.


Ayrıca Etiyopya bu iş birliğini, güvenlik alanının yanı sıra diplomatik alanda da bir manevra aracı olarak değerlendirmektedir. Körfez ülkeleri, Batılı devletler, Çin ve Türkiye ile sürdürülen çok taraflı ilişkiler dikkate alındığında İran’la kurulan temas, Addis Ababa’nın diplomatik özerkliğini artırma çabası olarak görülebilir. Bu tür angajmanlar, Etiyopya’ya farklı aktörler arasında denge kurma, müzakere gücünü artırma ve kıta içindeki diplomatik etkisini pekiştirme imkânı sunmaktadır. Ancak İran’ın diğer ülkelerdeki geçmiş deneyimleri göz önünde bulundurulduğunda, Etiyopya’nın bu iş birliğini dikkatli ve sınırlı bir çerçevede yürütmesi gerekmektedir. Kurumsal refleksleri güçlü olan Addis Ababa yönetiminin, ilişkilerin sınırlarını belirleyebilecek kapasitede olduğu belirtilmelidir. 


Mutabakat sahaya nasıl yansır?

İran ile Etiyopya arasında imzalanan güvenlik mutabakatı şu an için diplomatik bir çerçeve ile sınırlı görünse de benzer anlaşmaların sahada nasıl uygulandığı, geçmişte birçok tartışmalı örnekle gündeme gelmiştir. İran, Afrika’da bu tür belgeleri yalnızca resmî iş birlikleri olarak değil aynı zamanda sahadaki etkisini artıracak bir araç olarak da kullanma eğilimindedir. Sudan’da askerî eğitim programları ve dinî vakıflar aracılığıyla yapılanma girişimleri, Moritanya’da Şiiliği yayma yönündeki faaliyetleri, Nijerya’daki Zakzaki yapılanması gibi örnekler bu yaklaşımın farklı biçimlerini yansıtıyor. Bu süreçler genellikle insani yardım veya kültürel faaliyetlerle başlayarak zamanla istihbarat toplama, ideolojik etki ve hatta kaçakçılık gibi faaliyetlere kadar uzanabilmektedir.


Etiyopya da bu türden bir deneyimi geçmişte yaşamıştır, 2021 yılında İran bağlantılı bir istihbarat hücresi Addis Ababa’da tespit edilmiş ve bu grubun Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Büyükelçiliği’ni hedef aldığı öne sürülmüştür. Bu olay, İran’ın sadece açık kanallar yoluyla değil örtülü yollarla da etki kurma çabasında olduğunu ortaya koymuştur.


Bugün imzalanan mutabakat, her ne kadar geçmişteki bu deneyimlere rağmen gerçekleşmiş olsa da iki ülke ilişkilerinin yeni bir aşamaya girdiğine işaret ediyor. Yine de bu anlaşmanın pratikte nasıl sonuçlar doğuracağı önemli bir sorudur. İran’ın önceki uygulamaları dikkate alındığında, bu tür iş birliklerinin zamanla eğitim, teknoloji ve güvenlik danışmanlığı gibi alanlara da yayılması muhtemeldir. Ancak Etiyopya’nın güçlü kurumları ve çok yönlü dış ilişkileri, bu sürecin İran lehine tek taraflı ilerlemesini zorlaştırabilecek önemli bir denge unsuru olarak öne çıkmaktadır.

Bu yazı ilk olarak 26.05.2025 tarihinde İRAM'da yayınlanmıştır.

Commentaires


IMG_3253.JPG

Merhaba!

Eğer yazılarla ilgili bir görüşünüz veya yorumunuz varsa aşağıdaki yorum kutucuğuna yorumunuzu bırakabilir veya iletişim bölümünden benimle temasa geçebilirsiniz.  Son olarak burada yayınlanan yazıların tamamı şahsi görüşlerim olup hiçbir kurumu veya kuruluşu bağlamadığını hatırlatmak isterim.

İyi okumalar dilerim.

bottom of page